Neredeyse bölüme her giren öğrenci mezun oluyor. Diploma sayısı ihtiyacın çok üzerinde ve kimse bu gidişe dur diyemiyor.

Kendisi optometriden bahsetmiş. Optometri içinde fazlasıyla hesaplama gerektiren bir meslektir. Bu mevcut düzende optometri MYO kapsamına alınmamalıdır. Beyefendiye katılıyorum, sonuçları facia olur. Mevcut optisyenlik müfredatında Descartes kuralı, newton kuralı, helmholtz denklemi, optik geometri bile öğretilmeden mezun veriliyor. Benim 1954’ten beri gözlükçü olan rahmetli dedem bile “remotum noktasını” nedir bilirken bugün mezun olanların bu terimden haberi bile yok. Çok özür dileyerek söylüyorum lütfen söyleyeceklerimi “bu adam beni küçümsüyor” diye algılamayın. Mevcut müfredat çok zayıf ve mezunlar karanlık odada çıkışı bulmaya çalışır gibi mesleği tecrübe kazandıkça öğreniyor. Çok donanımsızlar. Hiçbir kabahatleri yok çünkü türkçe kaynak yok, bilgili öğretmenleri yok. Bakın bu çok önemli, YÖK hiçbir optisyenlik meslek yüksekokulu müfredatını denetlemiyor. Her okul kendi içeriğini hazırlayıp öğretiyor. Tabiri caizse parası olan diploma satın alıyor. Bu yakıştırma için tekrar herkesten özür dilerim ama vaziyet budur.

Yapılması gereken son derece basittir. Avrupa ülkelerinden birini örnek alarak müfredat türkçeye çevrilecek, içerik tamamlanacak. Sonra standartlara uygun eğitmenler yetiştirilecek. Optometri eğitimini üniversite ya da MYO değil, sürücü kursu gibi dershaneler verecek, isteyen dışardan da hazırlanabilecek. Dönem sonunda devlet herkesi “yazılı” ve el becerisine dayalı sınavlara sokacak, belli seviyeyi geçenler optometrist olmaya hak kazanacak. Böylece herkes “eşit şartlarda” yarışmış olacak ve tornadan çıkmış gibi standarda uygun halde mesleğini icra edecek. Rekabet şartlarını sağlamak içinse optometrist sayısı, misal 1000’i geçince diplomaları geçerli hale gelecek denilecek. Böylece herkesin optometriye hazırlık yapma fırsatı olur. İsteyen “gözlükçüler sokağına” muayenehane açar, isteyen maaşlı olarak optik mağazasında işe başlar ya da mağaza açar, isteyen göz doktorunun ya da aile hekiminin yanında çalışan vasıfsız hemşirelerin yerini alır. Kimse mağdur olmaz. Toplum kazanır. Hatta bunu iddia ediyorum “trafik kazaları bile ciddi oranda azalır!”

Optometrinin tanındığı ülkelerde gözlükçülük yapmak son derece keyifli ve karlıdır. Müşterileriniz bilginizden dolayı size saygı gösterir, “aa ne güzel görüyorum sanki cam yokmuş gibi rahat görüyorum” derler, emeğinizin karşılığını alırsınız. Müşterileriniz kemikleşir, portföyünüz katlanır. SGK anlaşması umrunuzda bile olmaz.

Korkulacak bir şey değil, en hazırlıksız yakalanan gözlükçü bile yanında bir optometrist çalıştırır parasını fazlasıyla çıkartır.

Optometrinin asıl amacı gözlükçülük mesleğinin göz doktoruna olan bağımlılığını azaltmak, reçete sayısını arttırmak ve sayıca az olan göz doktorlarının çok daha verimli çalışmasını sağlamaktır. Optometri sonrası sektörde çok daha yüksek valörlü işler yapacağımıza %100 emin olabilirsiniz.

Bakın biz hep kızıyoruz, yok essilor geldi fransız sermayesi piyasayı ele geçirdi, yok atasunlar tekelleşti falan diye. Bizler sonucu görüyoruz. Sebebi aramıyoruz sormuyoruz bile. Biz niye essilor ya da atasun gibi markaları çıkaramıyoruz? Neden bu zamana dek Türkiye’den bir tane bile zincir mağaza yurt dışına açılmadı? Çünkü biz kendi sektörümüzde değer üretemiyoruz, bilgimiz yok, yalnızca al-satta kalıyoruz, sonra kendi kendimize kızıyoruz.

İnşallah odamıza vizyonu geniş doğru kişileri seçeriz ve en kısa sürede optometriyi ülkemizle tanıştırırız.

Size bu satıları 2003-2006 yılları arası fransa’da optometri eğitimi almış bir meslektaşınız olarak yazıyorum. Sorularınız varsa çekinmeden sorabilirsiniz.
Optometrist Mustafa ORTABAŞ