Sağdan soldan duyduklarım…
13 Ocak 2024 Cumartesi
2002 de kolum kırıldığında Baltalimanı Kemik hastanesine giderken belediye otobüsünde konuşkan bir belediye işçisinden bu notu bir yere kaydetmişim.
Ben Muallim Karaoglu. 1959 Sivas doğumluyum. 73 te İstanbul’a geldik. Küçük Armutlu da kalırken babam İstanbul belediyesine temizlik işçisi olarak girdi. 78 deki büyük grev sonrası ( ama ne grevdi o? Her yeri çöp götürüyordu.)
İstanbul kokuyor, biz direniyoruz. Sonrasında isteklerimiz karşılandı babam 10 gün eve gelmedi. Bölgesi dışındaki yerleri bile temizlemeye gitmişti, Ben okuldan tasdikname alınca o sene gecekondu komşumuz ve hemşerimiz Nurettin sayesinde bir 10 gün kadar Rumeli caddesinde Güçlü optik adında bir dükkanda getir götür işlerine bakmaya başladım. Yalova dahil 1-2 yerde daha şubeleri varmış. Sahibi Eyüp hayrettin diye biri.
Hiç karşılaşmadım.
Bir sabah temizlik yaparken şapkalı, uzun mantolu, Şapkasının altından saçları yeşil yeşil görünen bir kadın, aaa Parizyen kırmızısı diye haykırarak içeri girdi.
Ay bu ne renk. bayıldım bu çerçeveye diyerek vitrinde duran kırmızı bir gözlüğü işaret etti.
Fehim gözlüğü çıkardı.
Kadın, sen ne şeker bir şeysin? Sen ne güzel bir gözlüksün? Diyerek gözlükle konuşmaya başladı. Ben ve fehmi gülmeye başladık. Ama kadın bizim farkımızda bile değil. Gözündeki metal gözlüğünü çıkarıp kırmızı gözlüğü taktı. Fehim de bir şeyler söylemesi gerektiğini düşünüp, fuardan daha yeni gelen bir ürün. Viennalin grubuna ait. Playboy denen bir marka. Hem hafif, hem güzel.
Kadın, Playboy diye tekrarladı. Playboy ismi de güzelmiş. Sana artık Playboy kırmızısı diyeceğim. Dedi. Fiyatını sordu. Parasını ödedi. Fehim zahmetsiz müşteriye çıkması için kapıyı açarken Hizmetkarınızız hanımefendi, yine bekleriz gibi bir laf etti.
Kadın durdu.
Sen akıllı çocuksun. Elbette hizmette kar vardır. Dedi çıktı. Kapı da kadınla karşılaşan ustamız içeri girerken Hayırdır? Aysel Gürel’in burda ne işi vardı? Bir şey mi aldı. Dedi.
Fehim, haa, yeni gelen kırmızı gözlüğü sattım. Ama ne dil döktüm bir bilsen diye kendini öne çıkardı.
Usta da, Aferin lan dedi.
Güzel bulup eski bir defterin arasında saklanmış bir diğer anı da ”amcam gözlükçü diyen yeğenime, kız arkadaşının anlattığı anekdot.
O sene üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Eniştemin bir arkadaşının Bostancı tren yolunda açtığı bir dükkan varmış. Orada çalışır mısın? Diye bir teklif geldi. Niye olmasın dedim. İşe başladım. Sahibi Okay abi dükkanda olmadığında emekli polis babası Vahap abiyle beraberiz. Her konuşmasına Velhasılı kelam diye başlayan acayip gırgır bir amca. Bir gün tavuk karası olduğunu söyleyen bir adam geldi. Metin Şentürk kadrosunda bir çalgıcıymış. Adama -2.oo numara gözlük yazılmış.. Okay abi, gözlüğü yaparken, Vahap abi, adamı karşısına aldı.
Gece görmüyorsan dert etme dedi. Velhasılıkelam Önemli olan gündüz görmen. Bol bol karalahana ye, havuç ye.
Adam, Faydası olur mu? diye sordu.
Vakkas amca, zararı olmaz onu biliyorum dedi. Bizde bir polis vardı. Bu bir operasyonda kulağının altında silah patladı. Tek kulağı sağır oldu. Adam, tedavi olmadı.
Müşteri, şaşkın bakıyor. Ben ve Okay abi gülmekten yerlere yatıyoruz. Vahap abi, bize döndü ne gülüyorsunuz manyaklar dedi.
Okay abi, Baba bir şey anlatıyorsan devamın getir dedi. Adam tedavi olmadı ne demek ? Dedi hiç unutamıyorum o günü.
Metin TURANLI
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
kaynak: https://optisyeninsesi.com/sagdan-soldan-duyduklarim/