Optisyenlik “geleneksel el sanatları” mesleği değildir
26 Mayıs 2022 Perşembe
Optisyen; “Fenni Gözlükçü” unvanının günümüze evrilmiş yeni tanımıdır.
Kısaca meslek tekamül etmiş, etmeye de devam etmektedir.
Tıpkı Taylan Küçüker’in 18 Ocak 2011 tarihli makalesinde belirttiği gibi “kökeni Avrupa’da el sanatlarına dayanan gözlükçülük mesleği Optometri ile bütünleşerek birinci basamak koruyucu göz ve görme sağlığı mesleğine dönüşmüştür.
Fenni kelimesinin sözlük anlamı
1. sıfat Fenle ilgili:
2. sıfat Bilimsel yöntemlere, tekniğe uygun biçimde yapılan.
3. sıfat Usulüne göre iş gören. Ör; “Fenni gözlükçü”
Sözlük anlamında belirtildiği üzere bilimsel yöntemlere ve tekniğe yani usule uygun biçimde icra edilen bir mesleğin mensubuyuz.
Fen yani bilime dayalı meslekler geleneksel mesleklere göre icrasında farklılıklar barındırır. Gelişmelere, yeniliklere açıktır. Teknolojik ilerleme mesleğin tekamülünü zorunlu kılar.
Günümüzde geleneksel el sanatları başta olmak üzere “geleneksel” betimlemesiyle anılan meslekler modern çağın devinimine uyum sağlayabildiği sürece sürdürülebiliyor aksi takdirde tarihin tozlu sayfaları arasındaki yerini alıyor.
Eczacılık kökenli meslektaşım Taylan Küçüker eczacılığın “gelenekselliğini” koruduğunu iddia edebilir mi?
Geçmişte mahallenin hem sağlık danışmanı hem eczacısı vasfıyla sanatı icra eden eczacılar hekimlerin dozajlı reçetelerini laboratuvarında kendi hazırlar ve hastaya preparat olarak sunardı.
Günümüzde eczacılar fabrikasyon hazır ürün satan konumuna gelmiştir. Ticari koşullar ve piyasa gerçekleri karlılığı yüksek ürünlerin de eczanelerde satılmasını zorunlu kılmış eczaneler modern aktar ve “kozmetik shop”a dönüşmüştür.
Bu değişim zamanın ruhunun dayatmasıdır.
Geleneksellik köhnelik değildir.
Köhneleşen zihniyet mesleki muhafazakarlığı savunur ve tasfiyesi kaçınılmazdır.
Moda kavramı hazır giyim sektörünün itici gücüdür. Toplumlar her ne kadar hazır giyimi vazgeçilmez olarak konumlandırsa da terzilik mesleği sınıf atlamış vaziyette devam etmektedir.
İsmini markalaştıran terziler “haute couture” olarak anılmakta gelişime ayak uyduramayanlar ise mesleğini ya konfeksiyon atölyesinde işçi ya da AVM otopark katında “tadilatçı” olarak sürdürmekte.
Yurtdışında olduğu gibi ülkemizde de markalaşmış firmalar pahalı hazır giyim ürünleriyle anılıyor olsa da bünyelerine transfer ettikleri “markalaşmış terzileriyle” müşterilerine bizim tabirimizle RX kıyafet de dikmekte.
Yiyecek içecek sektöründe de benzer değişimler mevcut.
Zincir restoranlar büfelere rakip olsa da küçükler yok olmamıştır. Hele marka şefler restoranlarında “kapalı masa” sistemiyle randevulu çalışmaktadır. Buna paralel dünya devi zincirler gerektiğinde mağazalarını restoranlarını kapatmaktadır. Örnek olarak Mc Donalds Türkiye’de 56 restoran kapatmıştır. Çok ilginçtir kırmızı et tedarikinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle MC Donald’s sadece Türkiye’de 4000 baş hayvan kapasiteli besi çiftliği kurmak zorunda kalmıştır. Şirketin dünyada başka besi çiftliği yoktur.
Besiciler, işletme maliyetlerini karşılayamadıkları şikayetiyle hayvan yetiştiriciliğini bırakırken, restoran zinciri nitelikli et bulamadığı için asli işi olmamasına rağmen besi çiftliği kurmak zorunda kalıyorsa, burada sorgulanması gereken nerede hata yapıldığıdır!
“Amerikan restoran zincirleri besiciliğimizi yok edecek” narası atarak besiciliği ya da köylüyü kurtaracağını sananlar, “kepek gerekiyorsa kepek ekin” diyen tarım bakanı kafasıyla çözüm üretenlerdir.
Mesleğimizi marketçilikle özdeşleştiren kafanın ayırt edemediği incelik budur.
Hastalar markalaşmış zincir hastaneye değil hastaneyi markalaştıran isim yapmış doktor için o işletmeye gitmektedir.
Keza dişçilikte de benzer durum söz konusudur.
Geçmişte sağlık sorunu yaşayanlar önce mahalle eczacısına danışırdı. Bir nevi ASM hekimiydi eczacı.
Optisyenlik mesleği de yukarıda örneklediğim meslekler arasındadır.
Görme sağlığının kıymetini bilenler mağazaya değil optisyenine gider.
Mesleki tekamülünü sürekli güncelleyen, hastasına doğru çözümler sunan ve hastasının beklentilerini karşılayan OPTİSYEN VAZGEÇİLMEZDİR.
HASTANIZ SİZDEN VAZGEÇİYORSA SORUN KENDİNİZDEDİR.
Sorunu kendinde aramak yerine dışarda arayan ve rakiplerinin tekamülünü görmezden gelenler hedefe koydukları zincirleri tehdit olarak pazarladıkça yok oluşları hızlanmaktadır.
Beceriksizliklerinin ve ataletlerinin faturasını zincir mağazalara kesenler kendisiyle yüzleşmesini de beceremeyenlerdir.
Houte Couture terzi nasıl olurum? kafanı buna yoracaksın, tekamülünü tamamlamanın yolunu bulmak için arayışa çıkacaksın. Emek harcayacaksın, baktın olmuyor “kaybedenler kulübü başkanının” izinden gideceksin, köşene çekilip emekliliğin tadını çıkarmaya bakacaksın.
Sayın Küçüker’in; mesleki geleceğinize başka bir ifade ile Odalar ve Birliğinize sahip çıkın!..” önermesi dikkate alınması gereken bir değer olmakla beraber, yazısının sonrası tam bir çelişkiler yumağıdır.
“Mesleğimiz, sermayenin kârlılığını pazar payını artıracak şekilde dönüşüme uğratılıyor” tespiti son derece doğrudur bunun nedenlerini yukarıda detaylıca aktarmaya çalıştım.
Optisyenlik bir sermaye mesleğidir ve kâr odaklı çalışmak zorundadır. Kârlılığını sürdüremeyen zarar eden eczane eskilerin tabiriyle “hilali ahmere” hizmet etmek için açık kalamaz kısaca sık sık eczaneleri yazılarında emsal gösteren Küçüker eczanelerin de bir “kârhane” olduğunu yok sayamaz.
Küçüker; “Optik pazarındaki değişim, yavaş ve fakat muntazam ve devamlı olacaktır” tespitiyle optisyenliğin tekamülünü sürdüreceğini de kabul etmektedir.
Tek kişi ile çalışan iş yerlerinin devam etmesi fazla uzun sürmeyecektir. (Geleneksel müesseselerin sayıları azalacaktır) tespitine de açıklık getirmek gerekiyor.
Optisyenlik müessesesinin tek kişi ile çalıştırılması zordur. Küçüker’in “geleneksel müessese” tanımına girenler bu gibilerse bunlar yukarıda zikrettiğim kişisel markalaşma dönüşümünü becerememişse tasfiyesi kaçınılmazdır.
Yazısında Almanya’dan örnek veren Küçüker büyüyen pazarın zincir mağazalar lehine geliştiğini iddia ederken pazarın diğer yarısının hala kendi tabiriyle geleneksel müesseseler tarafından karşılandığı gerçeğini görmezden gelmekte.
İlk meslek kanununa 1940 yılında kavuşan optisyenler nüfus artışıyla paralel sayıca artmış pazardaki talebe göre pozisyon geliştirmiştir. Salt nüfus artışı değil, gereksinimler doğrultusunda gözlük kullanım bilincinin gelişmesiyle pazar büyümüş ve büyümeye devam etmektedir.
Genç nüfusuyla övünen Türkiye’nin nüfusu yaşlanma eğrisindedir ve presbiyobiye bağlı gözlük talebinde büyük artışlar beklenmelidir. Büyüyen pazarda müşterinin beklentilerini doğru okuyup doğru çözüm sunanlar tabii ki pazardaki pastadan büyük pay alacaktır.
Yazının başına dönüp, “Fen” kelimesinin anlamına odaklanırsak bilimselliğin işimizin gerçeği olduğunu görürüz. Konuya bilimsel yaklaşanları hedefe koyanlar “kepeğin yetiştirilen bir ürün” olduğunu sanan kafadan farklı düşünemeyenlerdir.
Yazarın yazısında değindiği gibi; Sermaye ve sözcüleri buna gelişim, değişim ve pazarın büyümesi diyorlar. Bunu kabul etmeyen karşı olanlara da statükocu, antikacı diyorlar. Tespiti çok doğrudur. Gelişimi görmezden gelenlere belirtilen tanımlar yakıştırılabilir sadece.
“Sermayenin mesleğin geleceğinde bizlere biçtiği rol, yanlarında işçi olarak çalışmamız” endişesinde çok haklı Küçüker. Nasıl bir terzi olacağınıza kendiniz karar vereceksiniz. Ona göre kendinizi hazırlayacaksınız.
“Sağlık mesleklerini piyasalaştırırsanız, ticaret mesleğine dönüşürsek sağlık harcamalarımız artar” tespiti Sayın Küçüker’in yalpalama sergilediği konular arasındadır.
Vakit bulduğunda kendisine aşağıda linklerini verdiğim yazılarımın her satırını tekrar “dikkatlice” okumasını salık veririm.
Saygılarımla
Hakan Ertunk
Gözlükçü
https://optisyeninsesi.com/yalpalanma/
https://optisyeninsesi.com/ab-bizi-kiskaniyor/
https://optisyeninsesi.com/pandemi-insanliga-uyari-tokatidir/
https://optisyeninsesi.com/zengin-arabasini-dagdan-asirir-fukara-duz-ovada-sasirir/
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
kaynak: https://optisyeninsesi.com/optisyenlik-geleneksel-el-sanatlari-meslegi-degildir/
Son Görüntülenen Ürünler