Konusuzluk
27 Mayıs 2023 Cumartesi
Sürmenaj? O nerden çıktı diyorum?
Sürekli hafızanızı belli konularda yoğunlaştırıp, yoğun şekilde iş düşünüyorsanız diye söyledim. Monoton bir yaşam da buna hizmet verebilir.
Yok artık dedim. Koca ülkede monoton yaşamı olmayan biri kaldı mı? Hepimiz işten eve, evden işe. Koca ülke bu şekilde. Bence iyi kötü bir işi olanlarda şanslı sayılır . Hem bu sürmenaj tespiti nerden çıktı?
Bağışlayın beni ama hareketlerinizden dedi adam.
Adam dediğim de 30’larını yeni yaşayan, ekranda mavi ışıktan rahatsız olduğu için gözlük almaya gelen biri. Devam etti.
İçeri girerken beni karşılamaya pek isteksiz davrandınız. Az önce de uykularınızın düzensizliğinden söz ettiniz. Demin bana göstermek için aradığınız bulu ket camı gözünüzün önünde olmasına rağmen 2 saat aradınız. Bunlar sürmenaj değilse bile ona yakın bir psikolojik rahatsızlığın göstergeleri.
Ay hiç güleceğim yoktu dedim camı odaklarken. Dün akşam epey kaçırdık. Uyuduğumda saat 4 tü.
Ondan olacak. Anlaşılan daha ayılmamışım.
İnşallah öyledir dedi inanmayarak.
Bak Doktor dedim. Yaşımızı başımızı aldık. İyi kötü bir işimiz gücümüz de var. Eee sağ olsun bizi yalnız bırakmayan dostlarımız da mevcut. Ben daha ne beklerim hayattan?
Memnunsunuz yani!
Niye memnun olmayayım doktor dedim. Bu arada adamın doktor olup olmadığını bilmiyorum. 2000 lira hesap çıkardığım zaman kalem tutan elimin titremesinden sonra…
Yorgun musunuz? Diye sorunca doktorluğu ben yakıştırdım. Arada B12 almamı tavsiye etmesi de bu tespiti pekiştirdi.
Niye memnun olmayayım? Halimize pek şükür. Bu zamanda genç olsam ne yapardım? Ya işsiz güçsüz dolaşır, ya da baba eline bakardık. Babalarında durumu belli. Bir emekli maaşıyla adam kirasını mı ödesin, çocuğa harçlık mı versin? Evlenmek istese çocuk ev kuramaz. Kiralar almış başını gidiyor. O evi döşemek için kredi bile bulamaz bu gençler. Bu evlilik düşünenler. Ya okuyorsa ne yapacaklar? Yurtlar yetersiz, kiralar demin dediğim gibi. Eskiden insanlar akraba evinde kalırdı, dayanışma vardı, şimdi bir tabak bir boğaz. Kim nerede kalacak?
Bu son sözler de yüzümün şekli mi değişti, yoksa plastik çerçeveyi fazla ısıtmadım da camı takarken zorlamamdan sesim hınçla çıktı anlayamadım. Adam,
Yavaş yavaş diye beni ikaz etti.
Çerçeveyi kıracaksınız.
Hemen alttan aldım.
Merak etme dedim bir şey olmaz. 20 yıldır yapıyorum ben bu işi. Sonra birden aklıma gelmiş gibi
Merak ettim ya siz ne iş yapıyorsunuz? Doktor musunuz dedim.
Adam ayak ayak üstüne attığı pozisyonunu bozdu, bir ciddiyet geldi yüzüne
Ben yazarım dedi. Geçmişten günümüze Esnaf adında bir kitap hazırlıyorum.
Ooo tebrikler hocam dedim gözlüğünü silerken. Ne güzel bu dükkan bir yazar yüzü gördü.
O ise gözlüğünü takarken,
Kocaeli üniversitesinde yaygın iletişim araçlarına karşın esnafın durumu adlı bir tez hazırlıyordum. Çok kolay olacağını düşünmüştüm , ama çok zorlanıyorum. Bu içtenlik karşısında bir kahveye adam içindekileri döktü.
En kolay berberlerle iletişim kurarım diyordum. Dünya kadar berbere gittim, hiç biri eski sohbetinde değil. Eskiden futbol,at yarışı konuşurlardı, şimdi hayat pahalılığı ve siyaset konuşuluyor. Terzi desen zaten kalmadı.Saatçısı, eczacısı,telefoncusu hep aynı. Varsa yoksa hayat pahalılığı, dükkan kiralalarının fahiş atışı ya da siyaset.
Adam benimle konuşmaya öylesine kaptırdı ki kendini, yeni gözlükle aynaya dahi bakmadı.
Bak dostum dedim. Esnafı anlaman için halkı anlaman lazım. Biz burada esnafız, bir şeyler satıyoruz. Ama biz de tüketiciyiz. Bu dükkandan çıkınca biz de Şok’a, Migros’a uğrayıp öyle gidiyoruz evimize. Bu ülkede esnaf her daim devletten yana tavır koymuştur. Çünkü işçiyi memuru sendikası korurken esnaf devletle karşı karşıyadır. Çok esnaf arkadaşımı bilirim. Sol görüşlü olmasına rağmen, kendi muhitinde 1 mayıs kutlamalarına katılmaz, uzak yerlerdeki gösterilerde yer alırdı. Bu korkaklıktan çok farklı düşünen müşterilerini kaybetmemek içindi.. Bu dükkanda eskiden sanattan, müzikten, edebiyattan, hiç bir şey bulamadık karı – kız muhabbetinden geçilmezdi. Şimdi söz dönüp dolaşıp siyasete geliyorsa bu sebepsiz değil. Ben hayatı boyunca apolitik bir adamdım. Şimdi neler konuştuğumuzu görüyorsun.
Bu konuşmanın hiç bitmemesini ister gibi bir halde otururken
Hadi dedim, şimdi evine git, yazı masasına kurul.
Doktorluk bana geçmişti. Daha öncesinde bir duble rakı iç. Kitabını özlemle bekliyorum diyerek kapıya kadar uğurladım, ismini bilmediğim yazarı.
Sonrasında açtım Babala TV’yi. Başladım seçim konuşmalarını izlemeye..
Metin TURANLI
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
kaynak: https://optisyeninsesi.com/konusuzluk/