Göz hekimini seçerken nelere dikkat edilmelidir.
16 Mart 2020 Pazartesi
Son dönemlerde beyanat modası toplumun tüm kesimlerini etkiler oldu.
Özellikle TV kanallarında boy gösteren kadrolu “anketçi, niyetçi, siyasetçi, gazeteci, ekonomist, psikolog, analist, araştırmacı, doktor, avukat,” konuşmacı; depremden epidemiye, siyaset mühendisliğinden beslenmeye ve hatta kanal İstanbul’a kadar geniş bir yelpazede fikir beyan etmekte.
Toplasan 25 kişiyi geçmeyen bu “TV Jokeri zevat” olmasa, söz konusu ulusal kanallar yayın akışını nasıl dolduracak merak etmekteyim.
Sektörel olarak ele aldığınızda da buna benzer her yemeğe maydonoz şeflere de rastlanmakta. Dolayısıyla maydonoz üzerine yorum yapan gurmeden de geçilmiyor ortalık.
Optisyenin yetki alanındaki konular hakkında görüş açıklayan farklı meslek mensupları da mevcut.
Bunlar; Kimi zaman oftalmologlar, kimi zaman reklam veren ithalatçılar, seyahat daveti karşılığında kalem oynatan gazeteciler- magazinciler, kimi zaman promosyon desteği ile donatılan propagandist pratisyenler olmakta.
Optometri öğretisine karşı çıkılan ülkemizde optometristliğe soyunulması da ironik bir durum aslında.
Türk Tabipler Birliği Başkanı Sosyal Güvenlik Sisteminin özellikle 1.Basamak sağlık hizmetinde tabiplere yüklenen ağır iş yükünün tabiplerin hastasına gereken muayene süresini ayıramamasından şikayetçi olduğu ülkemizde, özel klinikler dışında yapılan göz muayenelerinde oftalmologların hastasına kaç dakika ayırabildiği istatistiki olarak kayıtlara geçmiş durumda.
Ortalama göz muayenesinin 5 dakika olduğu ülkemizde önce oftalmologların hastasına yeterli zamanı ayıracak çözümler üzerine yoğunlaşması gerekir zira karşısındaki hastaya yeterli zamanı ayıramayan ve performans kriteri baskısı altında çalışan hekimden hastasının sorununu dinleyecek vakit olmadığı gibi yaptığı refraksiyon kontrolü sonrası yazdığı reçeteye hastasının işine, çalışma mesafesine, yaşam pratiğine uygun değeri yansıtması ne kadar beklenebilir ki?
Kaldı ki kısa muayene süresinde hastasının kronik rahatsızlığını sorgulayabilen, kullandığı ilaçların oftalmik yan etkilerini değerlendirebilecek ve hatta göz dibi kontrolü için vakit bulabilen kaç oftalmolog var kamuda?
Böylesi fast food refraksiyon kontrolünden geçirilip eline gözlük reçetesi şifresi tutuşturulan hastaya nasıl bir gözlük çerçevesi ve camı alması gerektiğini optisyenin anlatması ve yönlendirmesi daha rasyonel değilmidir?
Bu optisyenlerin yetki alanına giren ve mesleki sorumluluk üstlendiği bir konudur.
Göz Hastalıkları Uzmanı Sayın Prof. Dr. Banu Coşar Optisyeninsesi sitesindeki açıklamasında gözlük seçimi yapılırken estetikten ziyade daha nitelikli görüş imkânı veren gözlükleri tercih edilmesi gerektiğini belirtmiş.
Nitelikli görüş imkânı sağlayan gözlük çerçevesi değil gözlük camıdır. Göz kusurunu giderecek optik çerçeve seçimi yapılırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini “Janjanlı” yazımda detaylandırmıştım. https://optisyeninsesi.com/janjanli
Doğru çerçeve seçimi optisyenin yetki ve sorumluluğundadır.
Sayın Coşar, yanlış cam seçiminin yeterince net görüş elde edilmemesine, baş ve göz ağrısına yol açtığını vurgulayarak, “Gözlük camında odak doğru merkezlenmediyse, odağı yakalamak için yapılan aşırı baş kaldırma veya baş eğme hareketi boyun ve sırt ağrılarına yol açabilir.” uyarısında bulunmuş.
Yanlış cam seçiminin net görüş elde edilmesine etkisi olamaz. Yanlış teşhisin ve hatalı montajın görme sağlığını olumsuz etkilemesi söz konusudur.
“Pilotlar, sürücüler ve denizciler geniş açılı camları kullanmalı” diyen Sayın Coşar bu önermesinde aslında progresiv camı işaret etmekte. Bu genellemede tüm gözlük kullanan bu meslek mensuplarını “presbiyop” varsayması da yanlış anlaşılmaya neden olabilecek hatalı bir önermedir.
Sayın Coşar her mesleğin görme ihtiyacının farklılık gösterdiğini, mesleğe uygun gözlük camı kullanılması gerektiğini dile getirerek çok doğru bir tespitte bulunmuş zira genelde göz hekimleri gözlük reçetesi yazarken standart protokoller uygulamakta ve özellikle yakın diyoptrisini 40 cm okuma mesafesine göre belirlemektedir.
Refraksiyon muayenesinde hastasına gereken zamanı ayırabilen hekimlerin hastasının mesleki ihtiyacına ve yaşam pratiğine uygun ek reçeteler düzenlemesine de şahit olunmakla beraber bunun çok nadir bir uygulama olduğu bir gerçektir.
Prof. Dr. Coşar birçok cam detayına değindiği yazısında ürünleri kullanıcılarla örtüştürürken teknik eksiklikler içeren önermelerle aslında optisyenin işini zorlaştırmakta.
Yazısının devamında; Öğretmenlerin hem sınav kağıtlarını hem bilgisayarı hem de sınıfın en arkasında oturan öğrenciyi net gösterecek bir gözlük camı tercih etmesini öneren Hocamız bu önermesiyle tüm öğretmenlerimizi “presbiyop” olarak betimlemiş ve progresiv cam kullanmalarını tavsiye etmiş.
Genç yaşta profesör olunamayacağı önyargısının yanılgısına düştü herhalde hocamız.
Diş hekimlerinin tercihi yakın ve orta mesafeyi net gösteren camlar olmalı derken de aynı presbiyobi yanılgısına düşmüş hocamız.
Ressamlar her mesafeyi net gösteren bir cam seçmeli derken de kafasındaki ressam figürü yaşını başını almış presbiyop gurubuna girenler olduğu anlaşılıyor.
Ressamların renk algılarını bozmamak için fotokromik veya renkli cam seçmemesinin altını çizen hocamız ressamların kontrast sağlayıcı ışık yansıtmayan kaliteli kaplamaya sahip cam kullanması gerektiğini ise nedense ıskalamış.
Optisyen meslektaşlarımın mesleki bilgilerini sürekli güncellemesini, kendilerini yenilemelerini, bilgiyle donanmalarını, mesleki güveni yansıtacak duruşu sergileyerek yetki ve sorumluluk alanına müdahale gerektirmeyecek şekilde mesleklerini icra etmelerini hatırlatır, göz hekimleri ile mesleki dayanışma içerisinde olmalarını, tereddüt yaşadığı her konuda hekimin görüşünü alarak hastasına en doğru çözümü sunmasını, iletişim geliştikçe göz hekimleriyle ahenkli bir mesleki birlik ve düzenin tesis edilebileceğini unutulmamalarını tavsiye ederim.
Saygılarımla,
Hakan Ertunk
Gözlükçü
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız |
kaynak: https://optisyeninsesi.com/gozhekiminisecerkenneleredikkat-edilmelidir