Türkiye optik sektörü fiyat rekabetinden hizmet rekabetine yöneliyor
Türkiye optik sektörü, son yıllarda hem internet üzerinden yapılan ucuz satışlar hem de zincir mağazaların agresif kampanyalarıyla yoğun bir rekabet ortamına girdi.
Gözlükçüler ve optisyenlik müesseseleri, müşteriye sadece ürün satmak yerine güvenilir danışmanlık, doğru ölçüm, kişiye özel cam ve çerçeve seçenekleri sunarak fark yaratmayı hedefliyor. Satış sonrası hizmetler, bakım ve onarım imkanları da müşteri bağlılığını artıran unsurlar arasında öne çıkıyor.
Fiyat Rekabeti Yerine Hizmet Rekabeti
Türkiye’de gözlük satan optisyenlik müesseseleri, internet üzerinden satılan ucuz ve çoğu zaman sahte ürünlerle rekabet ediyor. Yalnızca fiyatla rekabet etmeye çalışmak sürdürülebilir değil. Bu nedenle gözlükçüler, kişiye özel hizmet, doğru ölçüm ve göz sağlığına uygun ürün sunmaya yöneliyor.
Uzmanlık ve Güven Faktörü
Bir müşteri gözlüğünü sadece bir aksesuar değil, aynı zamanda sağlık ürünü olarak alıyor. Optisyenler ve gözlükçüler, “uzmanlıklarını” ve “güvenilirliği” öne çıkararak zincir mağazalardan veya internetten farklılaşmaya çalışıyorlar.
Müşteri Deneyimi ve Bağlılık
Mağazada gözlük seçerken deneyim, danışmanlık, satış sonrası hizmet (tamir, ayar, bakım) önemli hale geliyor. Bu da müşteri memnuniyetini yükselterek “fiyat odaklı rekabet” yerine “değer odaklı rekabet” sağlıyor.
Marka ve Ürün Çeşitliliği
Özellikle bağımsız gözlükçüler, farklı ve özel tasarım markaları sunarak zincirlerden ayrışıyor. Bu yaklaşım, Porter’ın “farklılaşma stratejisi” teorisinin gözlük sektörüne doğrudan uygulaması olarak görülüyor.
Teknoloji ve Dijitalleşme
Dijital ölçüm cihazları, online randevu, dijital fiyat etiketleri gibi uygulamalar gözlükçülere hem modern bir imaj kazandırıyor hem de rekabet avantajı sağlıyor.
Kısacası farklılaşma stratejisi gözlük sektöründe şu anlama geliyor:
– Ucuz ürün yerine kaliteli hizmet
– Standart cam/çerçeve yerine kişiye özel çözümler
– Sadece sat