Avrupa Sağlık Sistemleri
24 Temmuz 2020 Cuma
Sağlık sistemlerini oluştururken, ülkelerdeki mevcut sağlık durumu, demografik yapı, sağlık açısından riskli durumlar değerlendirildikten sonra, sistemin finansmanı ve hizmetlerin sunumu konusunda, bir takım modeller geliştirilmiştir.
Avrupa’da sağlık sistemleri, finansal yönden başlıca iki modelden oluşmuştur.
1-Bismark Sistemi: Bu sistemde, ülkede yaşayanların %90’ını kapsamı altına alan zorunlu sağlık sigortası mevcuttur. Tüm fonlar sosyal sigortaların kasasında toplanmakta ve bu fonlardan sağlık harcamaları, sigortalıların maaşları, sağlık yatırımları karşılanmaktadır. Avrupa’nın birçok ülkesinde çok güçlü sigorta sistemleri mevcut olup, genelde sağlık harcamaları bu fondan karşılanmaktadır. Sağlık Sigortası Fonuna yapılan yatırımların önemli bir kısmı çalışanların maaşlarından kesilmektedir. Emekliler ve işsizlik sigortasından maaş alanlar da sağlık sigortasına prim ödemektedirler. Ayrıca, kumarhanelerden, sigara, kola ve obeziteye yol açan zararlı ürünlerden ekstra vergi alınarak bu fonlar desteklenmektedir. Mevcut Sağlık Sigortası, genelde diş protez ve optik işlerini kapsamamaktadır. Zorunlu sağlık sigortalarına ilaveten, özel tamamlayıcı sağlık sigortaları da mevcuttur. Bu sistem Almanya, Fransa, Hollanda, Slovenya,İspanya,Portekiz ve Avusturya’da uygulanmaktadır.
2- Beverage Sistemi. Bu sistemde sağlık harcamaları genel bütçeden ayrılan paylardan karşılanmaktadır. Vatandaşlar sigorta için prim ödememektedirler. Bu sistem İngiltere, İsveç İtalya ve Kıbrıs’ta uygulanmaktadır.
3-Marche Sistemi. Bu, Amerika’da uygulanan ve Pazar sistemi denen bir model olup, vatandaşların sağlık hizmetlerine adil ve kolay ulaşmalarına imkan vermemekte ve bu nedenle, çok iyi bir sistem olarak algılanmamaktadır. Nitekim, ABD’nin Demokrat Başkanlarından Bill Clinton ve Barack Obama bu sistemi düzeltmek için çaba harcamışlar ve epeyce dirençle karşılaşmışlardı.
Hizmet sunumları: Genelde sağlık hizmetleri, mahalle hekimleri veya küçük küçük aile sağlık merkezleri, özel çalışan uzman hekimler, kamu hastaneleri veya kar amacı gütmeyen vakıf hastaneleri ile özel sektör hastanelerinden alınmaktadır. Hastalar, pek çok ülkede, önce mahalle hekimlerine veya küçük sağlık merkezlerine müracaat etmekte ve dahaileri tetkik ve tedavi gerekenler ise hastanelere sevkedilmektedirler. Almanya’da hastaların hekim seçme özgürlüğümevcuttur ve hastalar orada da sigorta ileanlaşmalı muayenehane hekimlerine gitmektedirler. Daha ileri tetkik ve tedavi isteyen hastaların %70’i kamu hastaneleri veya kar amacı gütmeyen vakıf hastanelerinde hizmet almaktadırlar. Kalan %30 ise, Özel Hastanelerden hizmet almaktadırlar.
Avrupa’daki sağlık sistemlerini daha iyi anlayabilmek için birkaç ülkedeki uygulamaları daha yakından ve somut olarak özetlemekte yarar olacaktır.
Hollanda: Hollanda’da uygulanan sistem, Eurohealth indeksine göre, en iyi sistemlerden biri olarak kabul edilmektedir. Güçlü bir sigorta sistemi, kamu ve özel sektör aracılığı ile sunulan hizmetler ve çok iyi bir koruyucu hekimlik sistemi mevcuttur. Zorunlu sağlık sigortası primleri, sigortanın kasasına yatmaktadır. Sağlık bakanları bu parayı ciddi bir sebep olmadan kolay kolay kullanamamaktadırlar. Hükümetler, hasta, sigorta ve sağlık hizmetlerini sunan kurumlar arasında denetim ve koordinasyon görevi üstlenmektedirler. Hastalar, yataklı tedavi kurumlarına veya akademik bir hastaneye gitmeleri durumunda, masraflarının sigorta tarafından ödenebilmesi için mahalle doktorlarından sevk almış olmaları gerekmektedir.
Fransa: Fransa’da da zorunlu sağlık sigortasına dayalı Bismark sistemi uygulanmakta olup, vatandaşlarının %75’i bu kapsamındadırlar. Sosyal Güvenlik Kurumu, sağlık harcamalarını, emeklilik ve işsizlik sigortasını ödemektedir. Buna karşın diş ve optik masrafları ya kişiler ceplerinden ödemekte veya tamamlayıcı sigorta yaptırmaktadırlar.
Sosyal sigortalar Fransa’da çok güçlü olup, en son rakamlara göre, 177 milyar Euro harcama yapılmasına karşılık, 165 milyar gelir elde edilmiştir. Süreç içinde, yaşlanan nüfus ve daha pahalı tıp teknolojileri ve ilaçlar nedeni ile, sağlık harcamaları artmakta olduğundan, sigorta açıkları artış göstermektedir. Fransa’da, Sigorta primlerinin çoğunluğu, maaşlardan kesilmekte olup, emekli ve işsizlik sigortasından maaş alanlar da, prim ödemektedirler. Ayrıca, kumarhanelerden, sigara, kola ve obeziteye yol açan zararlı gıda maddelerinden de alınan özel vergiler ile sigorta fonu desteklenmektedir. Fransa’da devlet bütçesinden sağlığa ayrılan pay genelde %1 civarında olup, sistemi sigorta primleri finanse etmektedir.
Almanya: Almanya’da da, Bismark sistemi kullanılmakta olup, 16 otonom eyalette yerel sigortalar kanalı ile toplanan primlerle sağlık finanse edilmektedir. Sigortaya maaşların %15.5i kesilmektedir. Yüksek kazancı olup da kendi sağlık harcamalarını yapabilecek kişiler, istemeleri halinde zorunlu sağlık sigortasından muaf tutulmaktadırlar. Almanya ‘da da özel çalışan uzman hekimler, mahalle hekimleri, kamu hastaneleri ve özel sektör hastaneleri kanalı ile sağlık hizmetleri sunulmakta olup, hastaların doktor ve hastane seçme özgürlüğü mevcuttur. Hastalar aldıkları sağlık hizmetleri karşılığında herhangi bir fatura ile yüzleşmemektedirler. Hizmet kalitesinin sürekli ölçüldüğü Almanya’da, hekimler günlük çalışmalarını düzenli olarak kayıt altına almak zorundadırlar ve günde bir iki saatlerini kağıt işlerine harcamaktadırlar. Almanya’da, Avrupa’daki diğer ülkelerde olduğu gibi, her yıl artmakta olan hekim açığı mevcuttur. Ülkede, yirmi yıl önce 10.000 yabancı hekim çalışırken, bu rakam 2012’de 30.000’e yükselmiştir.
Avusturya, Slovenya, Belçika, Hollanda ve Türkiye de de sağlık sigortasına dayalı Bismark sistemi uygulanmakta olup her ülkede değişen problemlerle de ülkeler baş etmeye çalışmaktadırlar.
Portekiz: 1976’tada Salazar isimli diktatör gittikten sonra, yeni anayasa ile sağlık güvence altına alınmıştır. National Health Services kurulmuş ve yeni kurulan sağlık sisteminde, temel sağlık hizmetlerine özel önem verilmiştir. Ülke genelinde yaygın olarak birbirleri ile bir ağ şeklinde irtibatlı olan küçük sağlık merkezleri inşa edilmiştir. Bu çalışmalarla sağlık hizmetlerinin kalitesi yükselmiş ve 1960’lardaki çocuk ölümleri binde 77,5 ten, 2013 yılı itibarı ile binde 3,1 düşmüştür. Yaşam süresi beklentisi ise 63,5 yıldan 80,8 yıla yükselmiştir. Portekiz’de de 2009’dan itibaren sistemde kargaşa yaşanmaya başlanmış ve kar amacı güden yeni büyük özel hastaneler kurulmaya başlanmıştır. Geçmişteki tıp alanında çalışanların sürekli hizmet içi eğitimleri ile kendilerini geliştirme zorunlulukları zaafa uğramış ve mesleki kariyerleri olumsuz etkilenmeye başlamıştır.
İtalya, İngiltere İsveç ve Kıbrıs’ta sağlık harcamaları merkezi bütçeden ayrılan kaynaklarla karşılanmaktadır. Bu ülkeler de, finansal yönden ciddi sorunlarla karşılaşmaktadırlar.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız Avrupa’daki sağlık sistemlerinde, finansman, ya sigorta, ya da devlet bütçesinden ayrılan kaynaklarla karşılanmaktadır. Yaşlanan nüfusun sağlık harcamalarındaki artışları ve pahalı tıp teknolojileri ve ilaçlar sayesinde, sistem genelde her yıl daha fazla açık vermektedir.
Hizmet sunumları, mahalle hekimleri, daha sonra yataklı tedavi kurumları ve akademik hastanelerde verilmekte olup, birbirine geçerken sigortanın ödeme yapabilmesi için sevk gerekmektedir.
kaynak: https://optisyeninsesi.com/avrupa-saglik-sistemleri/
Son Görüntülenen Ürünler
BASKILI SILME BEZI
MIN SIPARIS 1000 ADETTIR BASKI DETAYLARI ICIN SIPARIS GERCEKLESTIGINDE İLETİŞİME GEÇİLECEKTİR