« Haberler «

Altmış yaş üzeri her 10 kişiden birinde glokom var!

30 Kasım 2021 Salı

Glokom ya da halk lisanı ile göz tansiyonu ekseriyetle 60 yaş üzeri hastalarda görülen bir rahatsızlıktır. Hastalığın nedeni yapısal olsa da, birtakım hadiselerde kortizon kullanımı, diyabet yahut travma nedeniyle de ortaya çıkabilir.

Glokom (Göz tansiyonu) nedir?

Glokom hastalığı halk ortasında kabaca göz tansiyonu olarak bilinir. Aslında hastalık; göz içi basıncının, göze gelen kan akımını azaltacak düzeye gelmesi ile baslar. Bu genelde 21 – 22 mmHg’nin üzerindeki düzeylerde ortaya çıkar. Şayet hastanın damar sertliği, diyabet vb. öteki damar bozuklukları da varsa bu hasar daha düşük basınç düzeylerinde de olabilir.

Glokomun nedenleri nelerdir ve en çok hangi yaş kümesinde görülür?

Hastalığın ortaya çıkış sebebi ekseriyetle yapısaldır. Az sayıda olayda kortizon kullanımı, diyabet, travma vb. sebeplerle de glokom ortaya çıkabilir. Genelde 60 yaş üzeri hastalığıdır lakin her yaşta ortaya çıkabilir. Yeni doğan bebekte ortaya çıktığında göz basıncı artmaz zira gözün elastikiyeti yüksektir bu yüzden göz genişler ve büyüyüp incelir. 40 yaş üzerinde görülme sıklığı ortalama %2, 60 yaş üzeri %10’dur. Ailede glokom olması hastalığın ortaya çıkma riskini 8 kat artırır.

Glokom nasıl ortaya çıkar?

Glokom hastalığı yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Göze az kan gelmesine bağlı olarak beslenme bozukluğu başlar ve hudut lifleri dış kısımdan merkeze hakikat yavaş yavaş zayıflayarak ölürler. Her bir göz hududunda yaklaşık 1.000.000 (bir milyon) hudut lifi olduğundan ve merkezdeki lifler en son etkilendiğinden görme sertliği en son evreye kadar korunur. Fakat görme alanı yavaş yavaş daralır. Hastanın gözünde ağrı olmadığından ve her 2 göz görme alanı açısından birbirini desteklediğinden, hastanın kendi kendine bu rahatsızlığı anlaması en son periyoda kadar pek mümkün olmamaktadır. Bu yüzden 30 yaş sonrası; en geç 2 yılda 1 sefer, 50 yaş sonrası her yıl, rutin göz muayenesi çok değerlidir.

Glokom nasıl tedavi edilir?

Hastalığın tanısı konduktan sonra tedavisi çok kolaydır. Fakat tedavi lakin var olan durumu korur, o güne kadar oluşmuş hasar kalıcıdır ve hiçbir tedavi ile düzeltilemez. Zira göz hudutlarının rejenerasyon (kendini yenileme) özelliği yoktur. Çoğunlukla kolay bir damla ile hastalık tedavi edilir. Komplike ve ağır tablolarda lazer tedavisi ve cerrahi yollarda kullanılır.

Tedavi mevcut hasarları düzeltemeyip fakat var olan durumu koruduğundan hastaların rutin göz denetimlerini yaptırmaları, bilhassa risk kümesindeki hastaların (ailevi yatkınlık, ateroskleroz, kortizon kullanımı yüksek, hipermetropi vb.) bu mevzuda hassas olmaları çok kıymetlidir.