18 MART 1915
17 Mart 2020 Salı
18 MART 1915
–Sen?
-Adım Neil Brown. İngiliz kraliyet ordusundan başçavuş. 10 Ağustos 1915 ‘te Conk Bayırında geriye doğru kaçarken kasıklarımdan vuruldum. Uzun süre yerde yattığımı hatırlıyorum. Kan kaybımdan öldüğümde 36 yaşındaydım. Burada huzurluyum.
–İyi sen?
–Fransız Senegal birliklerinden sıhhiye er Mahmod Adou. 19 yaşında savaşa başladığımın ilk günü bir mitralyöz ateşi ile öldüm. Alnımın ortasından aldığım yara dolayısıyla hiç acı duymadım. Yabancı değilim. Müslüman topraklarındayım.
–Ya sen? Uzun boylu?
–Fransız Deniz Piyadesinden jean luis Pascal efendim. 27 yaşındaydım öldüğümde.
18 martta ki boğaz girişinde mayınlarla batan BOUVET gemisindeydim. Aslında Nusret Mayın gemisinde olmak isterdim. Burada Türk denizcilerle beraberim.
–Çocuklar efendim falan demenize gerek yok. Sonuçta hepimiz birer ölüyüz. 18 Mart’ın üzerinden 100 yıl geçti. En azından bir arada olanlar birbirini tanısın diyedir bu içtima. Unutmayın ast-üst yok. Seni tanıyalım.
— Edward Mccrery. Anzak birliklerinden Yeni Zelandalı ordu papazı. 21 yaşındayım. Bu savaşla Tanrı’nın büyüklüğüne daha bir inancım arttı. Dilerdim ki beni bir Türk askeri öldürmüş olsun. Ama bir mola sırasında günah çıkarmaya çalışırken Wellıngtonlu bir günahkar asker tarafından vuruldum. Her şey bizler için. Bu topraklarda huzurluyum.
–Ben, Ravaj Ramputana, 6.Gurka Taburuyla savaşa geldim. Diğer Hintli Müslümanların söyledikleri doğruymuş meğer. Bu bizim savaşımız değilmiş. Hatta safımız bile yanlışmış. 19’uma yeni girdiğimde ölüm hediyem oldu. Çanakkale rüzgarı, Nepal esintilerini getiriyor gibi…
–Sen bayağı yaşlı sayılırsın.
— Alen Marc Maurıcetıon, 52 yaşında Anzak birliklerinden Avustralyalı Teğmen. İtiraf edeyim bir asker olarak ben bile savaşın mahiyeti ve sebepleri hakkında bir şey bilmiyordum. Tek bildiğim İngiltere, Türklere savaş açmıştı ve bizim de bu karara uymamız lazım gelmişti. Tesellim tarihe tanıklık etmemdir. Burada huzurluyum.
– Binbaşı Ferdinand Adelbert Alman subayı. 33 yaşındayım. Bulgar karargâh subayı Dimitri Sultanovla Kireçtepe de keşif gezintisi yaparken şarapnelle yaralandım. Öğretmeye çalıştık ama Türkler taktikten falan anlamıyor. Bir şey var ki iyi savaşıyorlar. Cephe gerisine gidemeden 3 gün sonra devamlı istirahat ta buldum kendimi.
Burada huzurluyum.
–Taylor West, Anzak birliklerinden yarbay. 30 yaşındayım. Çanakkale de yatmakta olan tüm yabancı askerler adına kamuoyuna bildiririm ki; boğazın bu esintili havasında, bizi daimi misafiri olarak gören bu zihniyete teşekkür ederim. Dünya tarihinde hiçbir komutan yoktur ki, savaştığı düşmanına anıt diksin, bağrında yer göstersin. Çanakkale savaşı dünya savaş tarihinde Türklerin deyimiyle delikanlılığın tescili olmuştur. Düşman dahi olsa mertliğin bu denli yüceltildiği bir coğrafya da biz mutluyuz, HUZURLUYUZ.
—Memet sen de öldün ha?
–Evet komtanım.
—Komtan yok! komtan yok!
–Tamam komtanım. Mehmet Harun Efendi, 16 yaşındayım, İstanbul sultanisinden 50 arkadaşımla beraber buradayım.
—Sen hafız?
— Livaneli Ömer Hafız. 21 yaşında, adaşım ve bacanağım Celep Ömer’le beraberim.
–Sen gözünden vurulmuşsun. Bak sıhhiye eri de yanında.
–Onbaşı Çerkes Hilmi, telefonla karargahı ararken gözümden vuruldum. İlk müdahelemi gözlükçü yaptı ama, çare olmadı.
–Lan gözlük?
–Sıhhiye er konstantin vennun. Galatada tünel de gözlükçü Vennun’un oğluyum. Cepheye geldiğimin 3.cü ayında şehit oldum.
Posta eri Çingene Sait ,
Tıbbıyeli Çelebi Nazım,
Kadıköylü Hoca Ferit,
Kastamonulu Eşref usta,
Rizeli Laz kaptan,
—Hülasa, 2.bölüğe geçmeden bir araya gireyim bakalım.
…Ben Mülazım-ı Evvel Hüseyin Doğan, Paris’te tahsilimi bırakıp katıldığım bu savaşta, 3 kez yaralandım. Sonuncusuyla bu topraklarda ki yerimi aldım.
Bu sözümde bizi yukarda anan evlatlarımıza..
Burada bizlerle beraber yatan tüm şehit arkadaşlarım, komutanlarım ve askerlerim adına bildiririm ki aradan geçen bunca yıldan sonra, bizim için kutsal topraklarda izin verin de rahatça uyuyalım.
Bu savaşı bizler kazandık. İnancımızla, haklılığımızla, geride bıraktıklarımız adına duyduğumuz güvenle..
Hiç kimse kendini Bu savaşta kanını akıtan Anadolu çocuklarından daha dindar görmesin. Allah’ın izni ve kararlığımızla kazandığımız bu savaşı evliyalara, yeşil cübbeler giyip düşmanı bozguna uğrattığı iddia edilen hayallere bağlamasın…
Bizler burada huzurluyuz.
Buralara gelip bizi ziyaret eden torunlarımıza teşekkür ederiz. Ama şunu unutmasınlar bu savaşı etiyle-kanıyla normal sıradan insanlar kazandı. Hiç birimizin olağanüstü güçleri yoktu.
Burada ülkemizin her köşesinden dostlarımızla beraberiz. Yahudisi, Ermenisi, Romanı, Arabı, Lazı, Çerkesi, Kürdü, Türkü.
Bizim emanetimize sahip çıkın, yeter.
Metin Turanlı
Kaynakça : Vennun (Külhani Edipler-Fazlı Necip)
kaynak: https://optisyeninsesi.com/18-mart2015